21 Aralık ve insanın vicdansızlığı üzerine bir yazı
Hava durumuna göre değişken duygularım. Mesela sıcakta mutsuz olamıyorum. O bile terletiyor ya sanırım ondan. Ama şimdi , dışarısı; yitip giden bir aşkın kalıntıları gibi soğuk, ama güzel... Güzel yazılarımı hep bu zamanlarda yazmışım. Sanırım İskandinav ülkelerinden birinde doğmalıymışım. Bugün sırf rüzgar yüzüme çarpsın, dudaklarıma kar değsin de artık hangi mevsimi yaşadığını hatırlayayım şu metropolün diye, sakince yürüdüm sokaklarda, botun su çekmiş olmasına aldırmadan. Ve her aldırmayışın sonu tabi ki hüsran, bak işte karın ağrısı başladı yine... Çocukken, taşa oturma karnın ağrır diyen annenin sözlerini kulak arkası yapardık ama, nasıl bir işlerse bilinçaltımıza oturamazdık o taşa. Karın ağrısından korktuğumuzdan değil, annemizden korktuğumuzdan. Yani başımıza gelecek şeyler daha az korkutur bizi hep insanlardan. Bak şu 21 aralık olayına çok duygusal cevap vericem. Tüm sevdiklerimle aynı anda ölme fırsatını bulmuşken, yaşayıp acı çekme ihtimalini neden göze alayım? Nede