Kayıtlar

Temmuz, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

balkon

Ne mutlu balkonu olana! B Bizim evin balkonu yok; ne yazık... Ama sağolsun eş dost var arada gece misafirliğe çağıran. İşte o güzel insanlardan birinin balkonunda yazıyorum yazımı. Uzun zamandır da pek bir şey yazmıyordum zaten. Anca bir iki güzel cümle hepsi bu. Çünkü şu zalım sıcak varya onu bile aldı benden. Ne hareket etmek ne de yerimde durmak istiyorum. Sürekli ne yapayım diye düşünürken bir de bakıyorum gün bitmiş ve uyumalıyım. Ama uyuyamıyorum da malum sıcaktan dolayı. Of çeke çeke sabah ediyorum. Belki de bu yüzden daha çok seviyorum kışları. Çünkü soğuk havada üst üste giyer ısınırsın ama sıcak havada üst üste çıkarsan da fayda etmez.Ne bileyim üşüdüğünde sevdiğine sarılırsın falan en azından. Yazın sarılmayı da istemezsin; terlersin çünkü. Misal yazları koluma girip kışları elimi tutan bir kız arkadaşım vardı benim. garip tabi ki... Ama balkon iyidir işte. Duvara bakmaktansa bir açıklık görmek huzur verir her zaman. Hele ki askerden sonra iyice bir nefret eder oldum kar

perde kalktı ( balkon taşının üstündeki rakı )

Resim
ÖNEMLİ; bu laflar özellikle bu müziği dinlerken okunsun hissedilsin diye yazılmıştır. dinlemeyeceksen okuma!. Eğer dinleyeceksen bu mereti balkonda dinleyeceksin hiç olmadı çatıda düz ayak dışarıyı gören bir yer olacak yani içine çekeceğin temiz bir hava olacak yaşayabilmen için İlla ki boğazı görmesende olur sokakta oynayan çocuklar olsun hiç olmassa yada caddeden geçen arabaların sesi bölsün müziği en fazla ama hemen karşı apartmanda komşunun kızına sevdalanmışsan daha iyi gider bu meret gözlerini dikersin perde kalkar umuduyla hiç yoksa öyle bir sevdiğin ilk kaybedişini getir aklına ilk sevdiğin kadını misal nasıl da bırakıp gitmişti değil mi kahpe seni küfret işte ona arkasından ya da yok yok küfretme sen iyisimi gülüşüyle hatırla onu hayatında yok madem bari düzgün olsun hatırası ama kulağında gitmesin müzikten bak şu an çalan perdesiz gitarda arayışın senin sen farketmiyorsun ama orada ölmüş sevdiklerinin ruhu var biraz daha versen kendini ağl

Rubai 41-60

Şu testi de mutlak benim gibi biriydi Bir güzele vurgundu o da elbet dertliydi Kim bilir garibin belki boynundaki kulp da Sevgilinin öpülesi beyaz eliydi... Ömer Hayyam

mındar

hani soruyordu ya birisi sen ciğercilerin kedisi ben sokak kedisi olur mu bu sevda diye olmuyor galiba çünkü iki gönülün bir olduğu yerde ellerinde ateşlerle bekler hainler samanlığın kapısında.

Deli Deli Olma

Resim
Kars'ın bir köyünde geçen sıcak bir hikaye. Sanki başka bir dil konuşurmuşcasına uzak ama o kadar da bizim insanlarımız... Rus kültürü ile yoğrulmuş Mişka ve onun köy yaşantısına sessizce kattığı piyanonun ayağına bağlamnış ineklerin görünümü kadar komik... Çok sevmesine rağmen kendi yemeyip mendil içinde sakladığı kazs etini hasta Mişka'ya ikram eden küçük Alma gibi umut dolu bir hikaye... Kars-tan eşsiz manzaralar, hoş köy lehçesi ve ''ciğerli'' insanların öyküsü...