Kayıtlar

Eylül, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gizemli Tavuk ( gizemli olaylar yazı dizisi 1 )

Resim
Sıkı durun! Bugün size yaşadığım en gizemli olaylardan birini anlatıcam Yalnız dikkat ettimde bayağı bir gizemli olayım varmış yahu. Neyse sadete geleyim. Henüz 8-10 yaşlarında filanım Allah bilir 9'umdur ha. Neyse... Eve gittim, annem salonda oturuyor. Yalnız o zamanlar bir gecekonduda kalıyoruz O da gece nasıl konduysa salona gitmek için ilk mutfakla karşılaşıyorsun Kapıyı açar açmaz mutfakta tezgahın üstünde bir poşet gördüm Yeşil bir poşet! Bir baktım içinde kafası olmayan bir tavuk Tüyleri neyim duruyor hala Tırstım tabi haliyle. Çocukken kafası olmayan neyi görsen tırsarsın. Anneme seslendim -anneeee burada kafası olmayan bir tavuk var !! - ne tavuğu oğlum manyadın mı - valla anne aha gel bak annem geldi mutfağa - piiiii - anne piii'lediğine göre sende ilk defa görüyorsun. kim bıraktı acep - baban bırakmıştır belki. ben uyuyorumdur uyandırmamıştır akşam babamın gelmesini bekliyoruz. babamı kapının önünde bekliyorum. o zamanlar cep telefonu kullanmıy

Umut

Resim
Bunu neden yaptım acaba. Yani bayramın ilk günü sabahı neden Umut filmini izledim. Hele ki arkadaşımın bak ağlarsın neyim uyarılarına rağmen Kulak asmadım çünkü filmlerde ağlamam Tamam yalan söylemeyeyim gözlerimin dolduğu filmler olmuştur Ama filmlerde ağlamam Normalde bile çok nadir ağlarım çünkü. Ama bayramın ilk sabahı Bayramları pek sevmem Önceki yazılarımda da bahsettim ve yinelemeyi de pek sevmiyorum Hani o hep dediğim '' öpemediğin bir çift yaşlı el üzüntüsü '' Filminde konusunu pek bilmiyorum Meğerse bir baba oğul ilişkisiymiş Film daha başlar başlamaz acıklı sahnelerden dolayı bir tuhaf oldum Belli ki benim canım bayağı sıkıntılıymış Filmin son 20 dakikası hepten damarımda gözyaşı olarak akıyor Ve en sonu Özlem Taner'in '' seher inende '' türküsünü dinlediniz mi bilmem Mükemmel bir türküdür Mükemmel bir sestir Özlem'in sesi Sabahat Akkiraz'ın veliahtı ilan ettim kendimce O türküyü tamda final türküsü yapmışlar Ama cuk oturmuş yani Ç

Daisy

Resim
Hani her şaririn olur ya sevdiğine takma isimleri. Kendilerini kısıtlamamak için başka isimlerle seslenirler sevdiğine. Çünkü ya başkasınındır o- yada men etmiştir adını kullanmaktan. Mesela Özdemir Asaf'ın Lavinia'sı gibi... Adını kullanamadığım bir sevdadır Daisy... Sen Daisy Sen gözlerimin ufku oluyorsun Hasretin en acı yanı Ve sevdanın en tatlı yanı Sen Sen içinden geçtiğim sokak oluyorsun bazı bazı Sırtımı yaslamayı sevdiğim O bahçedeki ağacım oluyorsun Sonra o ağacın meyvesi Her ısırıkta biraz daha istiyorum senden Sonra bitiyorsun Ama bitmenin en güzel yanı da bir daha açacağını bilmek oluyor Sen Daisy Sen Sonu hep sevmiyor çıkan papatya oluyorsun... Emrah ateş 20 09 2009 12:31 sefaköy bir şairiin odası

Yılın espirisi ödülü.

Resim
Bayramın ilk günü. En büyük ablaya gidilir Adı Aygül. Kendi de hem ay gibidir hemde gül... Bu yazıyı okuyacaklar baştan yalakalık yapayım dedim Ve ekran başında yine yazıyı okuyacak olan 3 adet ablamkızları. Sevgiler size Hanifem Habibem Haticem Çaktırmayın küçükten büyüğe sıraladım Neyse işte. Bir ablaya uğramayı bu kadar uzatmamak gerek Yemek faslı. Yediğim içtiğim benim olsun anlatılmaz. Geçen bir iki yazı önce bahsettiğim 3d gözlük muhabbetini anlatmak istedim Ejdadım 3d mi görmüş ? Tuttuğuma bahsediyorum '’ Yahu süper birşey kesin gidin. Sanki yanında gibim oluyor bla bla bla ‘’ Sonra o ana kadar sesini çıkarmayan ablamdan şöyle bir soru geliyor Yalnız olayı dinlemediği sorudan belli Sinemada gözlük mü takılır ? Ve işte ödüllüüüü espriiiii Hanım yazlık sinema ya o yüzden ! Enişte süperdi ne diyem saa. Ayrıca demiştim benimolduğum yerde benden iyi espri yapma. Veririm internete diye İnanmadınız bana. Al işte Sevgiler iyi bayramlar... Hep gülün emi...

Biliyorum Sana Giden Bütün Yollar Kapalı

Gece gece. Tamda uyumak istediğim vakitler. Gönül yarasındaki o meşhur sahneyi izliyorum. Sırf trürküsü için. Hani Aynur Doğan çıkıp kürtçe bir şarkı söylüyor ya, ne de güzeldir o türkü, ne de güzeldir onun sesi. Gece gece... İşte yine asabımın en üst boyutu o türkü. İçimin en acıyan yanı oluyor. Dağların inciri Dağların güzeli İncir ağacısın Gam götürensin diyor... Sonra yeter bu kadar artık uyuyayım derken, sağolsun Yeşim msn'den bir şiir atıyor bana. Tabi atmasının sebebide yine benim. Yeni bir şiir yazıyorum, yorum yapsın diye ona gönderiyorum. Yorumda yapmıyor gerçi. Bana başka bir şiir atıyor ve olay budur diyor. Olay tabi ki o olacak diyorum. Şiir Cemal Süreya 'nın... Sonra zaten uyuyamıyorumda tüm gece. Canımın sıkkınlığı artıyor. Yaralarım deşiniyor. Aslında daha yara olmadığı için akan acıya şiirle pansuman yapıyorum. Bilgisayarı kapatım yatağımda uzun bir süre Cemal Süreya okuyorum. Malum şiir acının reçetesi. Nedir aslında bu acı. Vallahi benim değil bir arkadaşın a

Sende başını alıp gitme

Resim
ben suyumu kazandım da içtim ekmeğimi böldüm de yedim alkışı duydum ihaneti gördüm sesim de oldu sessizliğimde seviştiğimde oldu benim sen de başını alıp gitme ne olur ne olur tut ellerimi hayatta hiç bir şeyim az olmadı senin kadar ve hiçbirşeyi istemedim seni istediğim kadar sende başını alıp gitme ne olur ne olur tut ellerimi... cem karaca... ustayı saygıyla anıyoruz...

İyilik meziyet olmuş

Geçen hafta, Kadıköy'deydim. Metrobüs durağından sahile doğru yokuş yukarı çıkıyordum. Yaşlı bir amca gördüm. Sırtında çuvalı. Bir süre arkasından onu seyrederek gittim. Sonra yoruldu tabi. Belli ki çuval ağır. Kenara geçti oturdu. Yanından geçtim. 3 saniye ilerledikten sonra '' napıyorum lan ben yardım etsene adama '' dedim, kendi kendime... Sonra döndüm dedim '' babo yardım lazım mı'' Babo dedim, çünkü; yüzündeki ihtiyar emekçi suratı ile tam bir babo idi. Belli ki doğuluydu da. Babamı da hatırlattı bana. Babam da böyleydi. Yaşına bakmadan yükü atardı omzuna. Bilirim ki o tür adamlar hep bir kamburlaşma korkusuyla yaşar. Hayatın yükü hep üzerindedir çünkü. Sonra adam dedi '' yok kurban allah razı olsun'' Üzüldüm. Sorumu tekrar yineledim. Yine istemeyince üstelemek istemedim. Çünkü öyle bir hal aldık ki Eğer biri sana yardım ediyor ise '' acaba neden yardım ediyor lan'' diye düşünmeye başlıyor insan

Müzikal bir Nazım; Farid Farjad

Resim
Gözlerinin maviliği Gözlerinin yeşilliği Gözlerimin karası Tüm karşıt renkler bir olur mu ? Oluyor işte bir keman akşamında... ( emrah ateş ) Farid Farjad, 1938 yılında Tahran’da (İran) doğdu. Fars Halk Müziği’nde çok derin bir birikime sahip olan Farjad, keman ile Batı Klasik Müziği üzerinde de çalışmalarda bulundu. Batı Klasik Müziği üzerindeki çalışmaları Fars müziğinin gelişiminde büyük öneme sahiptir. Kendisini tanımam yine feysbukta paylaşılan bir video sayesinde olmuştur. Böyle bir Usta’yı tanımamam ne büyük ayıp. Feysbukda denk geldiğim ‘’ golha ‘’ isimli müziği adeta beni günlerce yiyiyp bitirmiştir. Her gece yatağa uzanır, gözlerimi kapatır üst üste dinlerim. Tüm gün hiç durmadan o müziği dinlemişliğim bile vardır. Sonra; Farid Farjad’ın biraz araştırmasını yapıp beş albümü daha olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım. Anroozha 1 (1989) Anroozha 2 (1989) Anroozha 3 (1990) Anroozha 4 (1997) ve Anroozha 5 (Eylül, 2006) Farid Farjad ilk kez kemanla 4 yaşında tanıştı ve bir daha elinden