Kayıtlar

Kasım, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bana Müsade Can'lar

Resim
( 03 12 09 ) Bana müsade can'lar. Ne ara büyümüşüm askere gidecek kadar, bilmiyorum. Ama vakit geldi işte ağalar, gidiyorum... Buradan Bileciğe, oradan da kısmet artık. 15 aylık bir serüven ve farklı bir hayat... Geride bıraktıklarım var mı ? Kim bilir... Şairin gidişi de şairce olsun bari; Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar, Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar, Yedi bölge, dört deniz, Yedi iklim, altmış yedi şehir, Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları... Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar, Asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar, Ve işçiler ve köylüler... Hoşçakal ülkem Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim, Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya, Hoşçakalın dünyanın bütün halkları, Sınırlı olmayan mekâna, Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben; En sevda halimle, en yaşayan halimle, Gidiyorum dostlarım, Hoşçakalın, hoşçakalın... ( ersin egün )

Babam Derdi ki

Yaşayacaksın oğul! yaşayacaksın bir ağaç gibi, dimdik! Zamanı gelecek bir rüzgarda yaprakların dökülecek Zamanı gelecek güneş açacak yeşereceksin ta ki gelip biri seni söker kökünden alır işte o vakit ölürsün oğul... Ki ağaçların ölüleri, başka yerlerde can bulur. Örneğin; kağıtta, kalemde, kulübede... Birinin ocağına ateş olursun, ya da yemek yediği masası. Ev olursun, eşya olursun, Yine de can bulursun. İşte bu yüzdendir ki oğul, bir parçan kalsın istiyorsan biryerlerde; Yaşayacaksın bir ağaç gibi, dimdik! Emrah Ateş ( 2009 ) Sbah namazlarından sonra baba eli öpülmeden geçen 6 yıl. Sizin için halen bir şey ifade eder mi bilmem ama, bayramlar renkli, krepon bir hatıra halen benim için... Hepinize iyi bayramlar...

Orhan Veli'nin ölümü ve mezarı

Resim
10 Kasım 1950`de Ankara`daki bir belediye çukuruna düşen Orhan Veli bu olayı önemsemez ve İstanbul`a döner. Bir kaç gün sonra, 14 Kasım Salı günü, bir arkadaşının evinde öğle yemeği sırasında fenalaşır. Hastaneye kaldırılır. Alkol zehirlenmesi teşhisini koyan doktorlar, bu doğrultuda tedavi uygularlar. Ancak saat 20.00`da komaya giren Orhan Veli, bütün çaba ve yanlış tedaviler sonucu saat 23.20`de, Cerrahpaşa`da... Ölümünün nedeni, 15 Kasım 1950 Çarşamba günü çıkan akşam gazetelerinde `alkol yüzünden zehirlendi` olarak duyurulur. Ankara ve İstanbul radyolarının yanı sıra, Roma, Paris BBC ve Amerikanın Sesi radyoları da aynı anda tüm dünyaya duyururlar. Oktay Akbal da bu haberi radyodan öğrendiğini söyler ki bakın kim duyurmuştur: `Orhan Veli`nin ölümünü 14 Kasım 1950 akşamı Ankara Radyo`sundan, Dranas`ın ağzından duymuştum. O gün İstanbul`da ölmüş, Dranas da konuşmasında bunu hemen dinleyicilerine bildirmişti. ` 16 Kasım günü Sanat Dostları Cemiyeti tarafından yüzün

Gökkuşağı hikayesi

Resim
En son ne zaman gökkuşağı görmüştüm. Hafızamı zorladığımda beni ortaokul sıralarına götürüyor. Okuduğum okuldaki sınıfımın camından baktığınız zaman ihlas holdingin binası gözükürdü. Bize çocukken öyle ulaşılmaz gelirdi ki o bina, çünkü gördüğümüz en şekil binalardan biriydi. Gerçi yıllar sonra bir iş olayı yüzünden girdim o binaya. Labirent gibi vallahi kayboluyordum. Neyse... İşte en son ortaokulda iken o camandan baktığımda, ihlas holding binasının tam da tepesinde görmüştüm gökkuşağı. Hani şiir falan yazdığım için daha bir bağımlıyım bu olaylara niyeyse. Salıncağa, gökkuşağına, miskete... Ne bilem bu tür şeyler beni hep çocuklaştırıyor ve cocuklaştırmaya da devam edecektir. Sabah alarmın zırıltısı ile uyandım. Pazartesi sabahları uyanmak daha bir zor oluyor zaten. Sonra yola koyuldum. Dışarıda yağmur. Başımda şapkam. Tramvaya bindim bir müddet sonra. Sultana hmet durağına gelene kadar farketmemiştim gökkuşağı çıktığını. Zaten o kadar tıkış fıkış gidiyorsun ki aklın sürekli