Kayıtlar

YOUTUBE KANALIM YAYINDA

Resim
Merhaba arkadaşlar Bu blog adresini artık kullanmadığımı biliyorum. Zamanla daha çok insana ulaşmak için önce tumblr'a geçtim. Sonrasında kitap çıkarınca daha çok yazmak ve okumak için vakit azaldı, tumblr'dan da uzaklaştım Ama yetmedi, yazmaya devam edebilmek için emrahates.net adresini açtım. Sonrasında ise uzun zamandır aklımda olan bir fikir vardı, birçok insan gibi bana da bununla uğraşmak corona’da nasip oldu Gerçi bunun bir sebebi de zaten yıllardır radyo yapıyor olmamdı. böylelikle içimdeki “edebiyatla ilgili birşeyler anlatma ateşini” söndürebiliyordum. ama radyo bitti, dışarıda yaşam bile bitti neredeyse. bu yüzden ben de daha önceden açtığım HİKAYE ADAMI isimli youtube kanalıma içerik koymaya başladım Radyo demişken, kanala ilk yaptığım radyo yayınlarının ses kayıtlarını da yükledim. böylelikle radyo programımı dinlemek isteyenler bu arşivden faydalanabilir. kayıtlar malesef kısıtlı sayıda- hepsini arşivleyememiştik. Bunun dışında artık okuduğum kitaplar

Osmanlı ile Osmanlıspor’u karıştıranlar*

Resim
Abdülmecid Efendi Köşkü’nde Koç’un üstlendiği bir sergi var. Bu sergide geçtiğimiz hafta sonu bazı ziyaretçiler ve gruplar olay çıkardı. Olay ise şu; “ne demek efendim Osmanlı Padişahının evinde böyle sikli, götlü heykeller, resimler falan. Ayıp be, günah be! Koskoca padişanın ardından yaptığınıza bakın” demişler. Şimdi birincisi Abdülmecid padişah değildi. Ecdatseverlerin önce şunu öğrenmesi gerekiyor. Osmanlıspor’u tutmak kolaydır ama tarih bilmek zordur. İkincisi, evinde neden nü sergi var diye avaz avaz bağıranlar Abdülmecid’in bizzat kendisinin yaptığı tablolardan zerre haberi yok belli ki. Üstelik Abdülmecid hem yabancı dil bilgisi, hem spora olan merakı ve sanata olan tutkusuyla çok aydın bir insandı. Bu bağıranlar eğer o dönemde bağırsaydı yerlerdi falakayı. Size Abdülmecid’in kendisinin yaptığı birkaç eseri göstereyim efendim: -Bakın bunun adı; "Haremde Goethe" Göte diye de okunur ama götlükle falan alakası yok yanlış anlaşılmasın. Tablodaki kadının elinde tuttu

Kendimi Yalnız Hissettiğim İlk Gün

Resim
Yalnızlıkla ilk tanıştığım günü hatırlıyorum. İlkokula gidiyordum. Sınıfımızda Meltem adında bir kız vardı. Onu hiç sevmedim. Ama nenemin kızkardeşinin torunu olan Yunus ile aynı sınıftaydık ev Yunus da Meltem’in süt kardeşini seviyordu. Yunus en yakın arkadaşım olduğundan dolayı ve ilk aşık olma hakkını o kullandığı için, benim de aşık olacağım insanın kim olacağını gösterme hakkı ona doğmuştu. Aksi halde durmadan kavga ettiğimiz okul çıkışlarında birbirimiz korumazdık. Yunus’la her tenefüste Gamze ve Meltem’i takip ederdik. Arada döner bir bakış atarlar, sonra yürümeye devam ederlerdi. Bizim onlardan hoşlandığımızı anlasınlar diye sürekli 0.5 uç isterdik, tahta kalem kullandığımız halde… Sonra benden bir mektup yazma fikri gelmişti. Romantik ruhum ilk o zaman meydana çıktı. Üç ortalı kareli matematik defterinden bir sayfa kopardım. Pardon iki sayfa kopardım. Çünkü bir sayfa kopardığında birbiriyle bağlantılı diğer sayfa da haliyle kopuyordu. Sonra kağıda kocaman SİZİ SE

Davetsiz Misafir

Genelde uzun süre girmediğim bir eve girdiğimde hissederim; o evin dinlencesini bölmüşüm gibi olur; tozlanmasın diye üstü örtülen bardaklar, bozulmasın diye üstüne pike çekilmiş televizyon... Sanki uykusu bölünmüş bir çocuk gibidir. Çeşmeyi açarsın, canı yanarcasına bağırır ilkin, akmaya alışana kadar çığlık atar. Ne bileyim, yazmak insanı delirtiyor dedikleri bu olsa gerek. Deliriyorum... emrah ateş

Ali'ye Açık Mektup

Resim
Kendi gölgemizde kayboluyoruz Ali Kardeş Sen öldüğünden beri her şeye tutumumuz değişti. Gaddar olduk. Dur darılma hemen. Kızma da. Olmamız gerekiyor artık. Gerçekler acı Ali.  Gülüşünün altındaki o acıklı öyküyü hepimiz biliyoruz. Ne kadar şansız olduğunu biliyoruz. Ekmek satan adamlara “vurmayın” dedin vurdular Ali. Ekmek satıyorlar lan ekmek! Nimet lan bu. Nasıl yaptılar bunu sana?  En zor meslek olan doktorluğu bile sırf parası iyidir diye yapan, Allah’ı olduğunu iddia eden ama Hipokrat Allah’sız diye, verdiği yemini tutmayan bir doktora denk geldin bu koca dünyada.Bir insan nasıl bu kadar vicdansız olabilir?  Bu dünyada güzel türküler söyledik ve sakin durduk da ne oldu be Ali. Kimse ölmesin diye, insanlar nefes alsın istedik de ne oldu? Baktık ki herkes devlet, devlet bencil, devlet öldürüyor, kimse kimsenin umurunda değil Ali anlayacağın.  Sen yine de bizi boş ver. Bizden bir cacık olmaz. Senin hakkını arayan çocukların terorist olarak ilan edildiği bir ülkenin ço

Yanlış Meslekler Seçiyoruz

Biz en büyük hatayı kendi kariyer planlarımızı yaparken, daha doğrusu yapamazken yaptık. Aşçı olabilecekken gidip afili meslek gruplarına kendimizi adadık. Hayatımızı hep büyük şehirlerde geçirecekmiş gibi planlıyoruz. Sonra da büyük şehirlerden sıkılınca küçük şehirlerde yaşamamıza yetmiyor üzerimize giydirilen meslek… Sen, sosyal medya uzmanı iken, insan kaynaklarında işe alımcı iken, otomasyoncuyken ya da ne bileyim buna benzer işler yaparken, Muğla’nın bir ilçesinde nasıl hayatına devam edeceksin? Bizi tarlamızdan, ekmeğimizden, mahrum koyan düzene küfretmek lazım aslında. Doymak için paraya mecbur bırakan bu düzeni… Hepimiz büyük şehirlere sıkışıp kalmışız. Herkes o kadar mutsuz ki bunun farkında bile değiller. Yıllardır bu şehirde kurtulmaya çalışıyorum ama başaramıyorum. Ben o berber dükkanındaki çıraklığımı hiç bırakmayacaktım. Yanlış yaptım. Emrah Ateş instagram: zekocannn twitter: zekocann

Aşina Değiliz

Resim
AŞİNA DEĞİLİZ Telefonu açtığı anda sesini duymayı beklemeden konuşmaya başladım; “Lan niye açmıyorsun telefonu? Sabahtan beri seni arıyorum; iki kelimelik derdimiz var anlatalım dedik onda da ulaşamıyoruz sana. Kullanmayacaksan niye aldın bu sıçtımının telefonunu!” Konuşmamı buz gibi bir ses tonuyla böldü; “Babam öldü!“ Yürüyerek sürdürdüğüm telefon konuşmama olduğum yerde çakılı bir şekilde durarak ve susarak devam ettim. Neye şaşırsaydım acaba, babasının öldüğüne mi yoksa bunu bu kadar rahat söylediğine mi? Yüzümdeki gereksiz gülümseme gitmiş yerini ziyadesiyle gerekli bir mahcubiyete bırakmıştı. İki kere yutkunduktan sonra ‘’Neredesin şu an?’’ diye sordum “Hayat Meyhanesi'ne gel” dedi. Yolda bir anda aklım başıma geldi. Ersin’in babası zaten yıllar önce ölmüştü. Birden öyle babasının öldüğünden bahsedince aklım çıktı tabi, zaman kavramım kaydı; anlayamadım. Peki o halde neden öyle bir şey dedi bana? Sinirlerim tepeme çıkmıştı. Meyhanenin sokağına girerken “B