-Bir Güzel Hoca(ydı)

Halil Serkan Öz’ü bilmeyeniniz var mı?

Vardır elbet. Anlatayım. Niye mi? Çünkü hepimizin, büyük kahramanların gölgesinden geçtiğimizi bilmeye ihtiyacı var.
Serkan Hoca, Yalova Termal Fen Lisesi’nde matematik öğretmeniydi. “Öğretmeniydi” diyorum, öldü çünkü! Kış mevsiminin bir kenara çekilip yerini çiçeklere bırakacağı zamandı. Nisan ayıydı…
Öldüğünü birdenbire duyunca yüreğinize oturdu değil mi? Ölüm işte böyle acı bir şeydir; okurken bile insanın etine iğne batırır. İnsan, işte bu yüzden kendi vicdanı ile hesaplaşmasını ölümler üzerinden yapar.
Halil Serkan Öz Tubitak ödüllü bir öğretmendi. Öğrencileriyle çok iyi anlaşan; güleç yüzlü ve eğitimin yalnızca müfredat denen dayatılmış kurallara bağlı olmadığını bilen ve bunu hayatında uygulayan bir öğretmen(di)
geçmiş zaman ölümle sonuçlanınca, kip’ler; taşa dönüşüyor sanki..

Yalova Valisi, okul teftişine gittiğinde Serkan Hoca’nın kılık kıyafetiyle alakalı azarlamış öğrencilerinin önünde. Bakın belki bunda ne var diyeceksiniz. Biz ki öğrenciyken bile çocukluğu sıra dayağıyla geçmiş insanlar olarak bu çok zorumuza gitmeyebilir. Hatta içinizden “oh olmuş” diyenler olabilir. “Hoca tabii, kılığına kıyafetine dikkat etsin,” diyenler de olabilir. Bunların hepsi bir bakış açısıdır.
( Gerçi kılık kıyafet yönetmeliği dediğin şey de ayrı bir tutsaklıktır. Misal insanlar bankaya gittiklerinde ciddiye alınmak istiyorlar, karşılarında jilet gibi adamlar olsun istiyorlar. Malum para söz konusu ya; ondan bahsederken bile takım elbiseli olmalısın. Para, insanı karşısında şık kölelere çevirebilir. Günümüzde birçok iş yerinde insanlar urgan -ipi olarak gördüğüm- kravat ile çalışıyorlar. Kimse memnun değil bence bundan. Neden memnun olunsun ki? Günde 10 saat çalıştığın işte, sürekli tek tip kıyafet ile, ütüsü bile bozulmadan çalışmak zorundasın. Kişi özgürlüğüne bu kadar kement vurulursa bu insanlar özgürce düşünemez ki zaten. Elbiseye değil, kişiye olan saygıyı ne zaman kazanacağız acaba? )
Her insanın bir onuru olduğunu unutmamak gerek. Yalova Valisi, Halil Serkan Öz’ün kılık kıyafetini beğenmediyse bir uyarı gönderebilir veyahut kenara çekip konuşabilirdi. Statü arkasına gizlenip kendi ast’ı olanları linç etme kültürü, son zamanlarda ülkemizdeki en büyük sorunlardan biri bana kalırsa. Hiç kimse, hiçbir öğretmeni (iyi ya da kötü ) öğrencilerin önünde azarlama hakkına sahip değildir.
Bu olayı kafasına takan Serkan Hoca bir hafta sonra Öğretmenlere Saygı Yürüyüşünde kalp krizi geçirerek vefat etti. Geriye de öğrencilerine bıraktığı altmış kitaptan oluşan okunacaklar listesi kaldı. Birini tanımak için okuduklarına bakmak da bence bir tanıma biçimidir. Oysa biz, okuyan insandan krkarız. Niye? Bu soruyu uzunca düşünelim, hep beraber…


Listenin güzelliği dikkatinizi çekti mi? Müfredatta bulamayacağınız bir liste bu!
Yalova Valisi, Serkan Hoca öldükten sonra savunmasını “bu da bu kadar kafaya takılır mı?” diye yapmıştı. Bu konuyu konuştuğum birçok insandan aynı cevabı aldım. Hatta siz bile bu yazıyı okuduğunuzda aynı cümleleri kuruyor olabilirsiniz. Oysa empati kurmak gerek; siz çalıştığınız yerde herkesin önünde azar işittiğinizde, arkadaşlarınızın önünde ailenizden azar işittiğinizde ya da sevdiğiniz insanın yanında bir laf yediğinizde (liste uzatılır) ne hale geldiğinizi hatırlayın ve düşünün; “O Hoca, tüm öğrencilerini gerçekten evlatları gibi sevmiş olamaz mı?”

Ama suç biraz da Serkan Hoca’da tabii. Bozuk bir düzenin içinde düzgün bir insan olmak da neyin nesi? Sisteme kafa tutmayıp, sana dayatılanı kabul edip, limonlu frappeni içmek varken niye takıyorsun ki hocam bunları kafana. Bu zamana kadar öğrettiğin her şey, kazandığın tüm saygı yerlebir olsa ne olur ki?(!)

Hassas insanlar, iyi olan insanlar bir şekilde erkenden ölüyor bu ülkede. Kötüler en az 90 yaşına kadar yaşıyor.!
bu yazı, Artistik Bellek’in Eylül sayısında yayınlanmıştır.

Emrah Ateş
twitter: hikayeadami
instagram: hikayeadami

Yorumlar

  1. bu takip edeni takip ederim gibi olmuş :) bak sen benim yazılarımı okumuyor yorum yapmıyor olsan ben okuyup yazıyorum dermişimmmm :P

    bence yorum beklemeden yazmak lazım bazen hıc ummadığım yazılara yorum alıyorum sen yaz belki okumayı bekleyenlerin vardır :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ince sitemini aldım teşekkürler :)

      Sil
    2. İşin sırrı takip ettikleri az tutmakta

      Sil
    3. kıyamıyorum kismeyee

      Sil
    4. elemeye ne gerek varki zaten samimi olanlar yazısıyor sürekli hatta maillesiyor.

      sitem değil şaka yaptım sadece :)) ama bır mesaj vardı tabisiii

      Sil
  2. kanka 11. soruya kadar olan soruları pe hito sormuştu copy pase gibi olacak =D tabi heç bakılmıyorki blogumuza

    YanıtlaSil
  3. Selam :) Rio Karnavalı ne hoş :D umarım gidersin.. Bir de bayanlar tuvaletine çok güldüm, hatta hala gülüyorum :D
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ütopik bir hayal ama olsun :D
      gülmeye devam

      Sil
    2. Ben neler neler hayal ettim :) gülmeye devam ;)
      Sevgiler sevgili Emrah :)

      Sil
  4. Insallah ideal esini bulabilirsin :))

    YanıtlaSil
  5. Bende bu yorum yapta senide görsünler takibe alsinlar olayina karsiyim. Seninde dedigin gibi insani bu sefer yazi yazmaktan da sogutuyor. Ama yine cok tatli bir dille cevap vermissin mime. Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  6. Hırboymuş bah hele bak bakk :d
    Bayanlar tuvaletinde ki muhabbetin beni ömür boyu güldürecek adamım :d
    Emroşş :))))
    Ahahhahauh

    YanıtlaSil
  7. neticede bir hayalim gerçekleşti. gülsek de olur :D

    YanıtlaSil
  8. abi sik beni zaten. Daha geçen ay 3lü combo mim'i yaslamıştın bana :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ergenim biçim biçim
      ölürem ergen için
      alem bana düşmandır
      ergen sevdiğim için loy hele loy loy loy

      kısaca sevildiğini bil köpek :D

      Sil
  9. son yalanın kısmına takıldım ben de:D bundan önceki yalanını açığa vermemek adına söylenmiş zekice bir son yalan olmuş:D
    safransarı ile sizin mim cevaplarınızı okumak ayrıca bir keyifli:))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Biliyorum Sana Giden Bütün Yollar Kapalı

Orhan Veli'nin ölümü ve mezarı

Dünyanın bilinen ilk şiiri