Baba Olmak Zordur


Ömrümde bu kadar üst üste korna sesini duymamıştım henüz. Yolda giderken çalan kornalar bir düğünün işareti değildi. Acı acı çaldığı belli oluyordu.

Araçların sıkıştırdığı yolda bir adam korna çalan aracın yanından koşarak araçların camlarına vuruyor ve bağırıyordu

Yolu açın- yolu açın diye

Belliydi ki sesinde bir hüzün bir öfke bir korku vardı. Elinden gelse eminim ki tüm araçları tek tek bir köşeye fırlatırdı.

Sonra acılı araç hastanenin önünde durduğunda soluk soluğa kalan adam aracın içinden genç kızı çıkarıp kollarının arasına aldı. O çelimsizlikj ve yorgunlukla o kızı nasıl taşıyabiliyordu hayret. Ki belliydi vücudu zangır zangır titriyordu.

Sonra gelen sağlık görevlileri genç kızı sedyeye bindirip içeri doğru götürürken adamın artık takati kalmamıştı. Tüm o günün yorgunluğu bir anda üstüne çöken adam iki dizinin üstene düşmüştü. Ve ben o mesafede gözlerinden akan yaşıda, ihtiyar yüzündeki o acıyı da, ve dudaklarından dökülen o iki kelimeyi; -canım kızım-ı da duymuştum.

İşte o an sanki zaman durdu. Ben olduğum yerde kaldım. Ellerime baktım.

Ne işe yarıyodu bu eller? Gidip o adama yardım edemedikten sonra, onun üzüntüsünü paylaşamadıktan sonra ne işe yarıyordu? Dünyayı kurtarmak değil derdim ama eğer o adama o an çare olamadıktan sonra ne boka yarıyordum ki ?

Baba olmadığım için bilemem babalığın ne olduğunu. Ama baba olmanın ne zor bir iş olduğunu o gün öğrendim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Biliyorum Sana Giden Bütün Yollar Kapalı

Orhan Veli'nin ölümü ve mezarı

Dünyanın bilinen ilk şiiri