erken kaybedenler


Polisiye romanları ve Behzat Ç'den tanıdığımız Emrah Serbes- ki kendisinin adaşım olması benim için büyük bir mutluluk-; yeni kitabı ( yeni dediğime bakmayın 1 yıl olacak neredeyse ) erken kaybedenler de ergen zamanlarında yaşayan çocukların hayata da erken atılımlarını anlatıyor.

Kitabı Behzat Ç'nin büyük hayranı olan bir arkadaşım hediye etmişti. Türk tv dizileriyle pek aram olmadığı için, daha doğrusu televizyon başında pek zaman geçirmediğim için hiç izlemedim Behzat Ç'yi. Şu anda bile tek takip ettiğim dizi var o da leyla ile mecnun. Aslında erken kaybedenler'i de bu denli sevmemin nedeni leyla ile mecnun dizisi ile aynı. Sebep; doğallık...

Kitap okuyucuları olarak genellikle okuduğumuz kitapta hep çetrefilli, altını çizecek sözler ararız. Ama kitap okumak da müzik dinlemek gibidir. Bir süre sonra sözlerini unuturuz sadece melodisi aklımızda kalır. Kitapta da bu böyle. Bir süre sonra karakterleri dahi unutursun, giriş- gelişme ve sonucu kalır aklında. Bir de hayatına yön verdiyse birkaç kelam. Bu hepsi için geçerli değil ama genel de böyle...

Ha ne demiştik, müzik gibidir demiştik kitaplarda. Dediğim gibi çetrefilli sözler bulmayı severiz. Özellikle son teknolojik yıllarımızda feysbukta- tivıtır da paylaşacağımız iki güzel söz olsun diye çiziyoruz artık kitapların altını, va  bana kalırsa internet çıktı çıkalı daha az satılıyordur kitaplar. Şimdi herkes sosyal paylaşım sitelerinde 7/24 sanki çok da seviyormuş gibi onlarca çetrefilli şey paylaşırken kitap almaya gerek kalmıyor ki... Bu kadar paylaşımın sebebi de insanların başkalarına daha bir iyi, daha bir bilgili ve daha bir güzel görünmeye çalışması. Şu feysbuk denen meret artık tamamen kimliğimizi oluşturuyor. Bizzat feysbukta profil resmi olsun diye güzel giyinip güzel fotoğraflar çekilen insanlar tanıyorum. Yani hatıra falan fiyasko artık. Kaçımızın evinde fotoğrafçıda bastırdığımız resimler var. Hepsi bilgisayarın harddiskinde duruyor değil mi? Yani durum bu denli acı bence..

Bak yine konudan saptım. Erken kaybedenler'i bu kadar güzel yapan şey doğallığı. Bu doğallığı daha kitabın ilk sayfasında buluyorsunuz zaten. Anneannemin son ölümü diye bir öyküyle başlayan kitap, hemen size kendi anneannenizi hatırlatıyor. İnanın yaşlılar arasındaki benzerlik çok yüksektir. İnsanların hepsi belli bir yaştan sonra birbirine benzer. Dünyanın kimyası böyle napalım.

Kitabı arkadaşım hediye ettiğinde okurken o kadar hoşuma gitmişti ki en hoşuma giden yerinde kapadım, ertesi gün yine okudum. Sevdiğim kitabı bir çırpıda okumak yerine parça parça okuyup tadını uzun süre almayı sevenlerdenim ben. O yüzden başucu kitabım oldu benim. Okurken insan kitabın doğallığına öyle bir kapılıyor ki sanki sen okumayı bırakmışsında biri sana anlatıyormuş gibi geliyor. Manzarayı siz seçin artık. Çünkü kitapda bolca argo, küfür v.s. var. Ama sevdiğiniz bir insanla hafif çakırkeyf konuşmanızda olduğu gibi bunda da o derece samimi geliyor.

Kitaptan şöyle bir paragraf yazayım da sizi almaya teşvik etsin. Bakalım siz de benimg ibi kitabı okurken yerli yersiz bıyık altından gülümseyip bazen de kahkahalara boğulacak mısınız ?

erken kaybedenler sayfa 8:
''anneannemin en önemli özelliği ölmemesi. geçirdiği hastalıkların haddi hesabı yok. her türlü badireyi atlattığından olsa gerek haytta kalma sanatını çok iyi biliyor. dolabın yanında otuz tane ilacı var, hangisini neden aldığını tam olarak bilmiyorum. sadece aynılarından içmemesine dikkat ediyorum. bir gün bütün bu ilaçların plasebo etkisinden başka bir esbabı mucizesi yoktur diye düşündüm, onların yerine değişik renklerde bonibon verdim. öyle değilmiş. sahiden hastalandı, beni rahmetli dedem rüstem bey zannetti. bir duvardaki fotğrafa baktım bir de kendime. içten içe korktuğumdan fazla bakmamaya çalıştığım bir fotoğraftı o, dedem de olsa, yirmi beş sene önce ölmüş birinin siyah beyaz fotoğrafı sonuçta. anneannem beni o fotoğraftaki adamla karıştırıyorsa harbiden hastalanmış demek ki....''

bu örneği vermemin nedeni bonibon inancını zamanında benimde paylaşmış olmam.
kendinizi bulucağınızı umduğum bir çok anı var bu kitapta.
şimdiden iyi okumalar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Biliyorum Sana Giden Bütün Yollar Kapalı

Orhan Veli'nin ölümü ve mezarı

Dünyanın bilinen ilk şiiri