karpuz ve rakı kokusu

Televizyonun karşısında babam. Babamın önünde kırmızı ufak bir masa. Babam ufak bir tabureye oturmuş. Tabure beyaz. Kırmızı masanın üzerinde babamın rakı bardağı. İçi dolu. Babamın eli rakı bardağında. Bardak babamın ağzına yönelir. İçine çeker o beyaz acımsı suyu. Sonra sağ elinin tersiyle ağzını siler bir tane de karpuz atardı ağzına. Babamın çalışmaktan çatlamış elleri- alnı geniş- alnında çizgiler- saçları ak, geriye doğru - saçları sık sık...


Televizyonda o an Kemal Sunal’ın filmi vardır büyük ihtimal. Onun filminin olduğu gün çok mutlu olurdu. Çok gülerdi o adama. Bir gün evine eşya taşıdığını ve karısıyla tanıştığını anlatırdı hep. Çok dert yanardı Kemal Sunal ile tanışamadığına. Sigaradan sararmış devrimci bıyıkları rakı ve karpuz kokardı. Öpmesinden bilirdim. Ama karpuzu ben çok sevdiğim için alırdı. Yoksa eminim ki kavun alsa daha iyi giderdi rakıyla. Çok da iyi karpuz seçerdi. Bıçağı batırdığı gibi yarılırdı ortadan. İlk parçayı her zaman ben tadardım. ‘’ Nasıl tatlı mı ? ‘’ diye sorardı her defasında. Zaten iki koku ansızın hep hatırlatır babamı. Karpuz kokusu ve rakı kokusu…

E. Ateş ( gece konan ahali isimli öykümden )

Yorumlar

  1. birbirimize hiç benzemiyoruz belki ama sevdiğimiz şeyler aynı olabiliyo işte bak(: anason kokusu mesela.. mesela sen.. ikimiz de seni seviyoruz(:

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Biliyorum Sana Giden Bütün Yollar Kapalı

Orhan Veli'nin ölümü ve mezarı

Dünyanın bilinen ilk şiiri