Boyayalım Abilerrrr




Öğlenleri çalıştığım şirketin yakınlarında kahve var. Bazen işler çok müsait olduğunda öğle paydosumuzu orada değerlendirir, ikişer lahmacun söyler, okey oynarız. Hem oyunu oynarak hem de yemek yiyerek vicdanımızı rahatlatır, etik ahlak kurallarımıza uyduğumuzu düşünür ve iki işi aynı anda yapabilmenin karlılık payı ile övünürüz. ( orada bir yerde şapkalı a harfi var )
Dün kahveye gittiğimizde elinde lastik terlikleri ile bir çocuk geldi ” boyayayım mı abi” diyerek. Bakın dışarıda geçse mevzu boyatmam o ayakkabıyı. Mesleğe saygısızlıktan değil, insana saygıdan. İnsanların benden daha alçakta durup ayakkabılarımı ayakkabım ayağımdayken boyamasına hiç gerek yok. Ben o kadar değerli değilim! Yanına giderim, onunla aynı kaldırıma oturur, giyerim terliklerimi öyle boyatırım. o da mutlu olur ben de. İki de muhabbet ederiz. Mis.
Aynı sorunu gittiğim lokantalarda da yaşıyorum. Yemek yemeye gidiyorsun, vale midir nedir öyle bir sistem var, geliyor adamın biri açıyor kapını falan. Tamam o adam da işinden dolayı gocunmuyor ama, ne bileyim abi tribe giriyorum ben. Araç desen zaten emanet, fiyatı yirmi bin havamız elli bin lira anasını satayım. ”Allah aşkına açma kapımı diye yalvarıyorum adama. Babam yaşında adamsın estağfurullah ”diyorum, ”işim bu kardeşim biz de ekmek kazanıyoruz ”diyor.
Benim gibi adamlardan iyi ki çok yok da, hizmet sektörü çöküşe uğramıyor.
Neyse boyacı çocuğu görünce aklım taaa 10 sene öncelerine gitti. Çocukluğumun en jelibon zamanlarına. Zaten kazandığımızla da jelibon alma hayali vardı.
Malum parasızlık. Tatillerde çalışacaksın ki; kitap alasın, kalem alasın, önlük alasın. Ama ben hep kazandığım parayla eve alışveriş yapardım.
Patates falan alıp giderdim eve. Benimkisi artistlik tabi. Yoksa nerde çürük çarık var dolduruyorum. Yaşım ufak ama evin büyük çocuğunu oynama rolü hoşuma gidiyordu. Çalışmak, para getirmek. bir işe yaramak. eli boş gitmemek…
Oldum olası da utangaç olmuşumdur.Yani çocukken. Şimdi bakmayın yırtığım bayağı. Böyle olmamıza sebep kırılma noktaları da var tabi. Yazılarımı sürekli okuyanlar kavrayacaktır o noktaları.
Bir gün boya sandığının başında bekliyorum.
Elimde fırça sandığa vurarak ” boyayalım abilerrrr ” diye bağırıyorum.
O zamanlar boya sandığında boya fırçasıyla ezgiler çalmak her çocuğun, hatta her boyacının harcı değildi. Yani köşe başında o fırça ile alengirli sesler çıkarıp, maniler okuyamıyorsan; boyacılar aleminde fazla barınamazsın.
Sonra gözüm uzaklardan gelen annesinin elini tutmuş bir kız çocuğuna ilişti. Baktım kendisi sınıf arkadaşım. Ama çok utanmıştım boya sandığının başında olmaktan. Kaçıp gidip saklanmıştım bir duvar dibine. Onlar gözden kaybolana kadar da yerime geçmemiştim. Sanırım ilk o gün bir karşı cinsten bu kadar utanmıştım. Sonrasında ömrüm kadınlardan hep utanmakla, ve belli bir yerden sonra hiç utanmamakla geçti. Bunun böyle olmasının sebebi yine kadınlardı yani. Çünkü yalnızca bir kadın erkeği bambaşka bir hale sokabiliyor.Çünkü erkek dediğin; zaten kökünü toprağa yarım tutturmuş bir ağaçtır. Ağacız yani hanımlar, odun değil! Sizin işiniz bizi yontmak değil büyütmek olmalı. ( konudan sapıyorum )
Kısacası; çocukken fakir olduğundan utanabildiğin de oluyor.Çalışırken birinin seni görmesinden utanıyorsun mesela.Yaşıtların denizde yüzerken sen çalıştığın için utanıyorsun. Evine o yaşta ekmek götürebildiğin - para kazanabildiğin ve sorumluluk alabildiğin için utanıyorsun…
Fakat ben hayatın bu işleyiş biçimi de karşıyım. İnsanlar hangi yaş hangi sorumlulukları getiriyorsa onu yaşamalı. Çocuksan çocuk olmalısın arkadaş. İnsanları zorla büyütmeyin. Zaten büyüyünce her şey zorlaşacak. Etrafınızdaki insanları görün, bakmakla yetinmeyin. Ve onlara gerçekte ne iseler, o şekilde davranın
-Emrah Ateş

Yorumlar

  1. Şimdi bunları hatırlamak ve anlatabilmek, ne güzel değil mi? Bütün yaşadıkların, senin şu anki halinde pay sahibi. Öyle olmasa, çok başka biri olacaktın belki?
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Masumiyetin en saf halidir çocuk olmak, katkısız, erozyona uğramamış, dünyanın değişimleriyle evrim geçirmemiş halidir çocukluğumuz, keşke o utandığımız çocuk kalabilsek ve öyle kalabilseler...

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir yazı olmuş..Evet çocuk bize en normal gelebilecek şeylere bile içerleyebilir.Ama eminim o zamanların sana çok şey katmıştır.

    YanıtlaSil
  4. Çocukluğum ağlıyor şu an...

    Ama ben utanmadım. Sınıf arkadaşım evimize iaşe paketi getirmişti annesiyle. Annesinin yanında masum duran çocuk,ertesi gün okulda bas bas bağırmış, yaptıkları iyilikle(!) övünmüştü.Sustum ama utanmadım. Sadece acıdım. 13 yaşındaydım ama ona acıdım. Halen de acırım. Belki ona inat, belki de beni bu durumlara maruz bırakan babama inat çalıştım,başardım.

    Utanmadım ama halen yüreğimdeki o küçük kız çocuğu ağlıyor...

    Öyle işte...

    YanıtlaSil
  5. Sevgili parpali; çok haklısın. Zaten hayat böyle değil mi ? İyi yada kötü yaşadığımız herşeyi geçmişe bakıp tekrar anlatmak için yaşıyoruz sanki. Ders çıkarmazsak yaşadıklarımızdan ne anlamı var.

    Hayal ağacı; keşke dediğin gibi çocukluğumuzdaki masumlukla kalabilsek. canımızı yakan çocuklar olmadı mı hiç sanki ? Noneles'in örneği mesela. Benim de başıma gelmiştir bu tür olaylar. Ama genelde çocuk olmak masumluk mertebesidir. Zaten iyiyi kötüyü de pek bilmeyiz. Çevre şartları itmiyor mu bizi o tür durumlara ?

    Peki sasanurum; Tabi ki kattı birşeyler. Yaşadığım hiçbirşeyden pişman değlim. Eğer geri dönüp birini geri alsam yaşadıklarımın, belki çok farklı bir emrah olucam.

    Ah nonelescim; nasıl burkuldu içim anlatamam. Ama çok iyi anlıyorum seni. Sende beni çok iyi anlıyorsun zaten. Az çok yaşadıklarımız aynı ne yazık ki

    YanıtlaSil
  6. çocuk aklı işte, bende tam karşı tarafta olmuştum bir keresinde ve çok üzülmüştüm. annemle pazara gitmiştik ve sınıf arkadasım pazarcının yanındaydı.ailesi zaten pazarcılık yapıyordu ve muhtemelen yardım ediyordu haftasonları. benı gorunce garip olmustu ama ben o boyle mahcup oldugu ıcın uzulmustum. gülümseyip kolay gelsin demistim.. biz kızlar olsak hiç tınmayız herhalde, doğustan yelloz olduğumuz için. ama erkekler mahcup oluyor. olmasınlar ...

    YanıtlaSil
  7. bazen hayat hıc olmadıgı bir sekılde bir yerlerden baslaya biliyor. ve zaman denen o kayram göz acıp kapatıncaya kadar gelip geciyor.bu gunun kıymetını bildigin gibi gecmişininde kıymetını bilmeli insan.o kucuk yasta aldıgın sorumluluk cok gzl bir oldu belki bugunun emrah'ın olusmasında buyuk katkkı saglamiştir ;)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Orhan Veli'nin ölümü ve mezarı

Biliyorum Sana Giden Bütün Yollar Kapalı

Dünyanın bilinen ilk şiiri